🩺👨⚕️
Doktorumuzdan Bilgiler
Bugüne kadar öz geçmiş yazmak, öz geçmişleri okumak bana hep sıradan geldi. Ama buna rağmen hep alışılmış olduğundan yine de ‘Doktorumuz’ sayfasına ana hatları ile öz geçmişimi yazdım. Eğer çok yakınınız değilse, veya çok ilgilendiğiniz birisi değilse kaç kişinin özgeçmişini hatırlıyorsunuz. Bence yazılan özgeçmişler her meslek grubunda hemen hemen standart, bir çeşit. Örneğin bir Mimar’ı ele alalım. İlkokul, Ortaokul, Lise, Fakülte yüksek lisans vs. Bunlar rutin yazılanlar. Eğer o mimar’ın sıra dışı bir şeyi varsa, Örn. Çok önemli, değer verilen bir projesi, veya ne bileyim topluma diğer mimarların veremediği bir şeyi verebildi ise, özgeçmişteki bu ayrıntı insanın hatırlanmasını sağlıyor. Bir doktor için de böyle… Okullar, ihtisas, kariyer yaparsa doç, prof vs. Bu unvanlardan sonra hangi ismi yazarsanız kişi o. Sonra, şu kongreler toplantılar, genelde o toplantılara yüzlerce meslektaş da katılır. Rutin bir özgeçmiş. Kongrelere katılmayacak mıyız ? Tabii ki katılacağız, tartışacağız. Ben rutin özgeçmişten bahsediyorum. En iyi Üniversiteyi bitirmiş bir mühendis, mimar, doktor ,her neyse okul bittikten sonra hiçbir araştırma yapmadı ise, literatürü takip etmiyorsa, hala bitirdiği yılın bilgi birikimi ile idare ediyor, bilgi ve görgüsünü artıracak hiç bir gayreti yoksa, bu kişi en iyi okulu da bitirse sizce mesleğini çok iyi yapabilir mi? Ben bu özgeçmişten bahsediyorum. Yoksa bilime, bilim adamına (ama gerçekten, bilime katkı sağlayan değişik bir bakış açısı kazandıranlara) son derece saygılı, son derece hayran birisiyim. Eğer her gün yeni bir şey öğrenmezsem kendimi eksik hisseden birisiyim. Ama kendini aşamamış, kıskanmış, önyargılı ve kendi bildiğini en doğru sanan, bilmediği konuda ‘bu konuda fikrim yok’ deme cesaretini gösteremeyen ve fikir yürüten ve o konuda cahilce ısrar eden kişilere saygım yok…
Sabit fikirli ve önyargılı olmak, ne kadar kötü.. Bir çok kez başkaları ile paylaştığım bir şey var. Yıllar önce asistanlık ve uzmanlığımın ilk yıllarında genel cerrahi servislerinde hastaların çoğu mide ameliyatlı hastalardı. Doğal olarak çeşitli cerrahi teknikleri bizlere de öğrettiler. Billrot 1.11, gastrektomi, gastrojejenektomi vs. O dönemde dahiliyeciler her hastayı ameliyat ettirmek istemezlerdi, ilaçlarla tedavi etmek isterlerdi. Genel cerrahlarla, dahiliyeciler arasında ince çatışma hissederdim. Her iki taraf da hep bizim dediğimiz doğru derdi. O günkü bilgilere göre cerrahlar da haklı idiler, ilaçla mide ülserini tedavide zorlanıyorlar, ameliyat ediyorlardı. Bunun tek yolu bu diyorlardı. Şunu demiyorlardı: “Şimdilik en iyi tedavi yöntemi bu, daha sonra başka tedavi yöntemi olursa o da değerlendirilir.” Peki size soruyorum bu dönemde kaç kişinin mide ameliyatı olduğunu duydunuz. Genellikle 3’lü ilaç tedavisi ile bu sorun gideriliyor. (Tabii ki Mide Ca, kanama vs hariç). Vurgulamak, anlatmak istediğim sabit fikir, önyargının çok kötü, insanın gelişmesini, düşüncesini engelleyen bir şey olduğu..
Toplum yeni bir şeyi kabullenmekte hep zorlanır. Bu her toplumda böyledir. Buna yüzlerce örnek verebiliriz. Toplumun alışılmış düşüncesine aykırı düşünürseniz, delisiniz, manyaksınız, kötüsünüz vs. Hatırlayın Galile’ye idama giderken son arzusunu sormuşlar, “Yine de Dünya yuvarlak, dönüyor” demiş. İçinizde hala “Dünya öküzün boynuzları üzerinde durmaktadır” diyen var mı? Bu her bilim dalında da böyledir. Pasteur çalışma arkadaşlarına “kokuşmuş etin içinde küçük canlılar var” demiş. Bu kafayı yedi biz niye görmüyoruz diye dalga geçmişler. Bugün mikrobun varlığını inkar edecek bir babayiğit var mı aranızda?
Bizim toplumumuzda yeni şeyleri oturtmak daha da zor sanırım. Amerika Başkanının 1972 yılında Çin’i ziyaretinde gazetecilerden birisi hastalanmış, akut appendisit tanısı konmuş. Çinli doktorlar Amerikalılara bir gösteri yapalım demişler. Genel anestezi (Narkoz) vermeden akupunktur ile uyuşturarak hastayı ameliyat etmişler. Bu olay Amerika’da büyük bir sansasyon yaratmış. Ve bu tedavi şekli -Akupunkturu- öğrenmek için onlarca Amerikalı doktor Çin’e akın etmiş. Ve Amerika 1972’de Akupunktur tedavisini kabul ederek, akupunktur enstitülerini açmışlar, eğitime başlamışlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) onlarca hastalığın akupunktur ile tedavisini onaylamışken, biz de hala akupunktur tedavisine şarlatanlık olarak bakan bilim adamları ve doktorlar var. Kendilerini Dünya Sağlık Örgütünün daha üstünde görenler .Bir konuda bilmeyenler, ve bilmediğini de bilmeyenler. Ne kadar tehlikeli , ne kadar yazık.
Op.Dr.Ali Kolaylıoğlu
Telefon
+90 532 363 63 59
Adres
Kadınlar Denizi Mah. Kasım Yaman Cad. No:19 Doğu-Batı Residence Kat 3 Daire 13 Kuşadası/ AYDIN